o cins ...
... konusu ... Sıfat
kanaat getirmek Fiil
buna/ona gelince, hattâ, aslında.
He's shaking with cold; so am I, for that matter: O soğuktan
titriyor, aslında ben de öyleyim.
(akşamdan kalma içki mahmurluğunu gideren) içki.
tahmin imce kırk kadar olmalı
Ben bundan âlâsını bilirim.
O günler yine geldi çattı.
ne var ki İsim
… dikkate alındığında Zarf
şeytana çarık giydirmek Fiil
! Yeter artık!
masum olduğunu ileri sürmek Fiil
bilmem! bildiğime göre, (öyle) değil! Haberim/bilgim yok!
“Is he dead?” “Not that I know!” “Ölmüş
mü?” “Bilmem/haberim yok.”
şunun
(a)
İsk. aynı soyadlı, aynı aileden/soydan/memleketten.
Ross of that ilk = Ross of Ross. (b) aynı türden.
üstelik, bu yetmiyormuş gibi, daha kötüsü, bir de …
I was late, and on the back of that the car broke
down: Geç kaldım, üstelik araba da bozuldu (Geç kaldığım yetmiyormuş gibi araba da bozuldu).
üstelik Zarf
bir içki âleminin ertesi günü mahmurluğunu gidermek için bir bardak daha içmek.
muayyen gün İsim, Biyoloji
bu pek tepeden inme oldu
O iş bambaşka! O mesele başka! O da başka bir acayip durum!
argo Bu balık başka balık!
o mesele (tamamıyla) başka.
bu benim işim , seni ilgilendirmez
Seni ilgilendirmez. Cümle
Seni alakadar etmez. Cümle
En güzel tarafı da bu zaten.
Basın özgürlüğünün topluma sağladığı faydalar İsim
tuhafı şu ki
Ne kadar para versen işe yaramaz; ikna olmam mümkün değil. Cümle
Ne kadar para versen boşuna; ikna olmam mümkün değil. Cümle
Ne kadar para versen ikna olmam. Cümle
Ne kadar para versen beyhude; ikna olmam mümkün değil. Cümle
bu gibi şeylerden hoşlanmak yız pek
! Acayip, kimin aklına gelirdi?
! Hayret, kimin aklına gelirdi?